30 Mayıs 2013 Perşembe

Defteri-i kebir ve baş defterdar

İhsan Oktay Anar'ın muhteşem eseri Amat'ta kitabın sonlarına doğru bir defterden ve bu defterden sorumlu bir defterdardan bahseder. Buyurun birlikte okuyalım:
"Rivayetler doğruysa, Arap İmam'ın kahvehanesindeki bir diğer şahsiyet de Rüznamçe Kisedarı Ölüzgözlü Cuma Bey idi ki, 41 yaşından itibaren ta vefatına dek Galata Zindanı'nda yatmıştır. Bu zat aynı zamanda Kurşunlu Mahzen Katibi Hamamcı Musa Efendi'nin katili olarak bilinmekteydi. Cuma Bey 30 yaşında defterdarlıktaki o önemli görevine terfi ettiğinde az da olsa rahata kavuşacağını sanmış, ama çok geçmeden büyük bir yanılgıya uğradını anlamıştı. Çünkü bu dairedeki görevi, Hazar Denizi'nden Viyana önlerine, Moskof Diyarı'ndan Habeş İli'ne kadar yedi iklim dört bucağa yayılmış bir devletin gelirlerini ve giderlerini, az veya çok demeksizin, adam boyundaki devasa bir deftere tek tek kaydetmekti. Bir yeniçerinin Tebriz önlerinde tüfenginden atılan tek bir kurşunun bedeli, bir voyvodanın yolladığı 81.476 altınlık vergi, Mekke Emini'nin bir Medine fukarasına verdiği sadaka, Cezayir korsanlarının ele geçirdiği bir baştardenin fiyatı olan 18.634 Zolota, Budin civarında bir sipahinin dörtnala koşturduğu atının toynağındaki naldan düşen bir mıhın değeri olan yarım akçe, gelir veya gider olarak bu dev deftere işlenirdi. Sabah vakti mesai başlayınca bu defteri açmak için 8-10 kadar iri yarı adam gelir, ellerine tükürdükten sonra, "Haydi Bismillah!" diye kapalı defteri mikleple işaretlenen yerden olanca güçlerini sarf edip kaldırarak boş bir sayfa açmalarının ardından kan ter içinde kalmış olurlardı. Bu defterde kaç sayfa olduğunu saymaya insanın ömrü yetmezdi. Buna rağmen, çabuk bitmesin diye her boş sayfasına karınca duası gibi küçük harflerle yazmak adetti. Gelir ve giderler yazılırken eğer yarım akçelik bir hata bile yapılırsa, Padişah I. Osman zamanından ta o güne dek yapılan harcamaları ve gelen gelirleri, silbaştan edip tek tek yeniden hesaplamak gerekirdi. Sırtının eni tam 33 karış gelen bu defterin cildi efsaneye göre, Hazreti Ali tarafındna öldürülen ünlü dev Şehrenbernezi'nin derisinden yapılmıştı. Bu defterden sorumlu olan Ölügözlü Cuma Bey ayrıca, gelir ve giderleri hesaplarken Venedik Dükası, Macar Altını, Sevilla Kuruşu, Zolota ve Şerefilerin birbirlerine göre değerlerini de dikkate almak zorundaydı ki, bunca zahmet bir insan zihninin kaldırabileceğinden az buçuk fazla gibiydi. Bu yüzden mesai biter bitmez kayığın birine atlar ve soluğu Galata'daki Arap İmam'ın kahvehanesinde alırdı."
 33 karış yaklaşık altı buçuk metre eder dersek defterin nasıl bir yer kapladığını aşağı yukarı hayal edebiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder